Hayatımızda elbet “ne kadar garantici birisin” ya da “ne kadar tedbirli birisin” dediğimiz kişiler olmuştur. Kimi zaman bu kişileri takdir etmiş kimi zaman da bu kişilerden nefret etmişizdir. Garantici olan kişiler, çevresi tarafından genelde pek haz edilmeyen ya da pek sevilmeyen kişilerdir. Özellikle iş olsun eğitim olsun her alanda üst düzeyde yer alan garantici kişiler, genelde alt kademedeki kişiler tarafından “takıntılı”,”aşırı kontrolcü” veya “çok titiz” olarak görülmektedir. Bu yüzden özellikle iş alanında alt kademedekiler için pek sevilmezler ancak üst kademedeki kişiler tarafından tedbirli karakteri dolayısıyla takdir edilen kişilerdir. Ailede her ayın sonunun hesabını inine kadar inceleyen, para konusunda olsun yemek konusunda olsun ev ile ilgili her alanda aşırı titiz olan garantici kişiliğe sahip olup aile içerisinde “pinti”,”titiz” veya “kontrolcü” olarak görülen milyonlarca eş, anne, baba veya çocuk vardır. Peki, garantıcı olmak kötü bir şey mi? Her konuda titiz hareket etmek, gelebilecek riskleri enine boyuna hesaplamak gereksiz mi? Bir konuda en kötüsünü düşünerek hareket edip kaybettiğimiz zaman zaten önceden ihtimalleri düşündüğü için rahat olmak kötü bir şey midir? Maçta güçlü ya da zayıf takım olsun mağlubiyet ihtimalini düşünüp savunmaya dayalı oynamak hata mıdır? Ya da insanlarla kaynaşmadan önce insanlara güven duymadan önce onlara karşı başta temkinli yaklaşmak yanlış mıdır?
Hayatta her zaman tedbirli olmak, hem yanlış olduğu hem de zarar vericidir. Hayatta bazen risklere de atılmak gerekir. Ancak bazen, hayatta kalmak ve devam edebilmek için her ne kadar risklere atılsak da her ihtimali hesaplayıp yine de herhangi bir tehlikeye karşı B planı hazırlamak gereklidir. Hatta risklerin getirebileceği tehlikeleri de düşünüp bu tehlikelerle gelecekte karşılaşabilme riskine karşı bu riskleri önceden düşünmek faydalıdır. Bu da risklere karşı bir savunma mekanızması geliştirir. Ancak, her durumu inine kadar da düşünmek zararlıdır. Bu yüzden hayatta her zaman garantici davranmak, hem gelen birçok fırsatı kaçırabilme hem de hayattan zevk alamama durumunu da getirmektedir. Bu yüzden hayatın her alanında garantici davranmamalı belirli durumlarda savunma ve tedbir odaklı hareket etmeliyiz. Evden çıkarken kapıyı kilitlediğimizi bildiğimiz halde “acaba kapıyı tekrar mı kilitlesem” demek, ocağı kapattığınızı bildiğinz halde “acaba ocağı tam kapattım mı” demek ya da prizde takılı bir şey olmadığını bilmemize rağmen “acaba prize takılı bir şey kaldı mı” diye sürekli düşünüp tekrar eve girip kontrol etmek yerine kapıyı da kilitlediğimizi, ocağı da kapattığımız ve prizde takılı bir şey olmadığını bildiğimizi düşünmeliyiz. Hayatta her zaman “5-4-1” taktiği işlemez, ne kadar defansı güçlü tutarsanız tutun elbet bir şekilde golü yersiniz. Bu yüzden hayatta bazen “3-5-2” taktiğini de uygulamak gerekir.
DOĞANCAN BAY
Teşekkürler, yerine göre özellikle sosyal yönü zayıf ülkelerde garantici olmak iyidir.
Son derece haklısınız ama fark yaratanlar yine de cesaret edenler değil midir??